Sürgün seçerken ödediği fiyat, sizi bir birey olarak tanımlayan her şeyin kaybıdır. Bu muazzam kaybı tolere edilebilir kılan tek şey, var olduğunu bilmediğiniz bir benliğin keşfi - gerçek bir bağımsızlık. Bu, efsanevi zenginliği ve refahı değil, Amerika'nın gerçek armağanıdır.
(The price one pays when choosing exile is the loss of all that defines you as an individual. The only thing that makes this immense loss tolerable is the discovery of a self you did not know existed - of a true independence. That is the real gift of America, not its fabled wealth and prosperity.)
"Hayal Gücü Cumhuriyeti" çalışmasında Azar Nafisi, sürgünün kişisel kimlik üzerindeki derin etkisini yansıtıyor. Biri sürgüne zorlandığında, bireyselliklerini içeren her şeyin yürek kırıcı kaybına katlanırlar. Bu önemli yokluk, yaşamın tanıdık yönleri soyulduğundan ve bireyin işsiz hissettirdiği için bir çıkık ve boşluk duygusuna yol açabilir.
Bununla birlikte, Nafisi, bu acı verici deneyimin, geçmiş bağlardan bağımsız olarak var olan yeni bir benliğin keşfine yol açabileceğini öne sürüyor. Bu yeni bağımsızlık, Amerika'nın değerinin sadece maddi servetinde değil, aynı zamanda sıkıntı karşısında kişisel dönüşüm ve kendini keşfetme potansiyelinde olduğunu vurgulayan değerli bir hediye haline gelir.