Bir yazarın yazabileceği tek bir şey var: Yazma anında duyularının önünde ne var ... Ben bir kayıt enstrümanım ... Hikaye planı sürekliliği dayatmayı düşünmüyorum ... Psişik sürecin belirli alanlarının doğrudan kaydedilmesinde başarılı olduğum sürece sınırlı bir işlevim yok ... Ben bir şovmen değilim ...
(There is only one thing a writer can write about: what is in front of his senses at the moment of writing... I am a recording instrument... I do not presume to impose story plot continuity... Insofar as I succeed in Direct recording of certain areas of psychic process I may have limited function... I am not an entertainer...)
"Çıplak Öğle Yemeği" nde William S. Burroughs, bir yazarın birincil odağının yazma anında derhal duyusal deneyim olması gerektiği görüşünü ifade ediyor. Kendisini, uyumlu bir arsa veya geleneksel anlatı yapısı tarafından yönlendirilen bir hikaye anlatıcısı yerine bu deneyimleri kaydetmek için bir araç olarak algılar. Burroughs, ham duygu ve düşünceleri doğrudan yazarın zihninde ortaya çıktıkça yakalamanın gerçekliğini vurgular.
Kendisini bir "kayıt enstrümanı" olarak tanımlayarak, kendini şovmen rolünden uzaklaştırır ve doğrusal hikayeler hazırlamak yerine insan ruhunun derinliklerini keşfetme taahhüdünü vurgular. Bu perspektif, geleneksel hikaye anlatımına meydan okuyor ve yapılandırılmış anlatı sürekliliği üzerindeki kişisel deneyimin özgünlüğüne öncelik veriyor.