Gerçeği söylemeyi başaramadığınız zaman ruhunuzu harap edecek şekilde geçmişe bağlı kalırsınız.
(When you fail to tell the truth, you are kept bound to the past in ways that devastate your soul.)
Bu alıntı dürüstlüğün ve gerçekle yüzleşmenin önemini vurguluyor. Gerçeği bastırmak veya gerçeği gizlemek, duygusal ve ruhsal prangalar yaratarak büyümeyi ve iyileşmeyi engelleyebilir. Doğru sözlü olmak, geçmişteki hataların veya pişmanlıkların yükünden kurtulmayı teşvik ederek kişinin dürüstlük ve huzur içinde ilerlemesine olanak tanır. Dürüstlüğü benimsemek, zor olsa bile, kişisel özgürlük ve iç uyum için esastır. Bize gerçeklerin bir kez kabul edildiğinde acı veya pişmanlık kaynağı olmak yerine dönüşümün katalizörü olabileceğini hatırlatır.