Yazma, kimseyle ve yine de herkesle bir konuşma olarak tanımlanır.
(Writing is defined as a conversation with no one and yet with everyone.)
Yazma, bir bireyin doğrudan bir kitleyden yoksun bir diyalog kurmasına izin veren, ancak aynı anda geniş bir okuyucu yelpazesiyle bağlantı kurmasına izin veren benzersiz bir ifade biçimi olarak hizmet eder. Bu ilgi çekici paradoks, yazarın düşüncelerinde esasen yalnız olsa da, sözlerinin farklı bağlamlarda ve zamanlarda çok sayıda insanla ulaştığı ve yankılanması anlamına gelir.
Neil Postman, "Kendimizi Ölümle Eğlenceli" adlı kitabında, yazmanın sadece iletişimi nasıl aştığını göstererek bu kavramı vurgular. Fikirleri, yansımaları ve duyguları paylaşmanın, genel olarak toplumla görünmez bir sohbeti teşvik etmenin bir yolu haline gelir, böylece yazılı kelimenin kamu söylemi üzerindeki derin etkisini vurgular.