Görüyorsunuz, sosyal kodun temel sadakatini-neyin doğru, neyin iyi, neyin iyi ve neyin kötüye kullanılması konusunda hiçbir yolumuzun olmadığı konusunda ısrar etmek konusunda oldukça inatçı olmak istiyorum.
(You see I want to be quite obstinate about insisting that we have no way of knowing-beyond that fundamental loyalty to the social code-what is right and what is wrong, what is good and what evil.)
"Bethlehem'e doğru eğiliyor" kitabında Joan Didion, ahlaki gerçekleri kesin olarak belirleme yeteneğimiz hakkında derin bir şüphecilik ifade ediyor. Doğru ve yanlış anlayışımızın büyük ölçüde herhangi bir nesnel standarttan ziyade bağlı olduğumuz sosyal normlar ve kodlar tarafından dikte edildiğini savunuyor. Bu perspektif, ahlakın karmaşıklıklarını ve toplumsal beklentilerin bireysel inançlar üzerindeki etkisini vurgulamaktadır.
Didion'un bu belirsizlik üzerindeki ısrarı, etik yargıların öznel doğasına işaret ediyor. Geleneksel iyilik ve kötülük fikirlerine meydan okuyarak, okuyucuları ahlaki çerçevelerinin sınırlamaları üzerinde düşünmeye davet eder, bu da doğru ya da yanlış kabul edilen şeyin evrensel ilkelerden ziyade kültürel bağlamla şekillendiğini düşündürmektedir.