Buna inanamadım. Sadece Narnia'yı biliyordu. Bir Narnia Cubby ile ne demek istediğimi bildiğini söyleyebilirim. Hepsi gözlerinde idi. Aslında Lucy'nin büyülü topraklara gerçek bir kapıdan geçtiğini düşünmediğimi biliyordu. Roadmaster'daki Cubby'nin aklı başında bir kişinin düşünce özgürlüğüne bileti olduğunu biliyordu.

(I couldn't believe it. It wasn't just that he knew about Narnia. I could tell that he knew what I meant by a Narnia cubby. It was all there in his eyes. He knew that I didn't actually think I was Lucy going through a real door to magical lands. He knew that the cubby in the Roadmaster was a sane person's ticket to freedom of thought.)

by {Kathryn Lasky}
(0 Yorumlar)

Anlatıcı, birisinin "Narnia Cubby" nin önemini anladığını keşfettikten sonra şok ve zevk ifade eder. Bu terim, fantezi topraklarına gerçek bir inançtan ziyade hayal gücüne ve yaratıcılığa kişisel bir kaçışı sembolize eder. Anlatıcı, diğer kişinin bu mecazi sığınak için bir takdir paylaştığını fark ettiği için karakterler arasındaki bağlantı derinleşir.

Bu an, kişinin iç dünyasını tanıyan ve saygı duyan birine sahip olmanın önemini vurgular. Literatürün bir kurtuluş aracı olarak nasıl hizmet edebileceğine dair derin bir anlayış gösterir, bireylerin düşüncelerini ve hayallerini keşfetmelerini sağlarken aynı zamanda gerçeklik üzerinde bir kavrama sürdürür.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
38
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in Memoirs of a Bookbat

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Ama aşk birçok biçim alır ve herhangi bir erkek ve kadın için aynı değildir. O zaman insanların buldukları belirli bir aşktır.
by {Mitch Albom}