Laura esquivel'in "Çikolata gibi Su" da anlatı, gerçek kavramını ve bireyler tarafından deneyimlerine ve bakış açılarına göre nasıl farklı algılandığını araştırıyor. Kahramanın hayatı ve duyguları, kişisel perspektifin gerçekliğini nasıl şekillendirdiğini gösteren yiyecek ve gelenekle derinden iç içe geçer. Hikaye, doğru olarak kabul edilen şeyin, kişinin geçmişine ve bağlamına bağlı olarak önemli ölçüde değişebileceğini vurgular.
Merkezi alıntı, gerçeğin mutlak değil, oldukça öznel olduğunu gösterir. Bu, karakterlerin mücadelelerini ve ilişkilerini yansıtır, olaylar yorumlarının etkileşimlerini ve duygularını etkilediğini vurgular. Nihayetinde, roman okuyucuları gerçeğin doğasını sorgulamaya davet ediyor ve kendi bakış açılarının etraflarındaki dünya hakkındaki anlayışlarını nasıl etkilediğini düşünün.