Ne yapmamı istiyorsun, banka mı soymamı?
(What do you want me to do, rob a bank?)
Bu alıntı, genellikle birisi mantıksız veya aşırı bir istekle karşı karşıya kaldığında kullanılan bir inanmama veya çaresizlik duygusunu özetlemektedir. Konuşmacının sıradan veya kabul edilebilir sınırların ötesinde görünen talepler karşısında bunaldığı, tepkiyi mizah veya hayal kırıklığı yoluyla abarttığı bir senaryoyu vurgular. Bu tür ifadeler, bir durumun ne kadar absürd ve mantıksız hale geldiğinin altını çizmenin bir yolu olarak hizmet etmekte, böylece diğerlerini beklenti veya taleplerini yeniden düşünmeye sevk etmektedir.
Günlük yaşamda insanlar, kendilerini aşırıya kaçma konusunda baskı altında hissettikleri durumlarla sık sık karşılaşırlar, hatta bazen normalde kabul edilemez olarak nitelendirecekleri eylemleri bile düşünürler. Bu ifade, bu baskının mizahi veya alaycı bir şekilde kabul edildiğini yansıtıyor ve muhtemelen sorulan şeyin suç teşkil edecek kadar aşırı olduğunu gösteriyor. Neyin kabul edilebilir olduğunu düzenleyen sınırlar, sınırlamalar ve toplumsal normlar konularına işaret eder.
Psikolojik bir perspektiften bakıldığında, bu ifade aynı zamanda hayal kırıklığı ve sınır belirlemeye de değiniyor; burada bireyler, bir talebin imkansızlığını veya adaletsizliğini ifade etmek için sınırlarını abartılı şekillerde ifade ediyorlar. Taleplerin makul olanla orantısız olarak algılandığını ifade etmenin bir yoludur.
Üstelik bu tür bir ifade, gergin konuşmalarda havayı yumuşatmaya, kendini çatışmadan korumak için abartıya başvurmaya veya belirli beklentilerin mantıksızlığı konusunda bir diyalog başlatmaya hizmet edebilir. Stresli durumlarda bir başa çıkma mekanizması olarak mizahın rolünü göstermektedir.
Özetle, alıntı, kişisel sınırları anlamanın önemini ve sosyal etkileşimlerde hayal kırıklığını veya inançsızlığı nasıl ilettiğimizi gösteren, mantıksız talepleri ele almanın hem esprili hem de sivri bir yoludur.