Bazı yazarlar kahvehaneler gibi başka yerlerde çalışmayı sever ama ben yapamam; sonunda insanları izlemek zorunda kalırım. Ve eğer bir kitapçıda olsaydım kitap okuyor olurdum. Bazen biraz müzik açarım ama genellikle sessizliği severim.
(Some writers like to work in other places like coffee shops, but I can't - I'd end up people-watching. And if I were at a bookstore, I'd be reading. Sometimes I have some music on, but usually I like it quiet.)
Bu alıntı, yazarların sıklıkla yaratıcı ortamlarında aradıkları hassas dengeyi güzel bir şekilde yakalıyor. Yazarın sessizlik tercihi, birçok yaratıcı zekanın değer verdiği, dikkatin dağılmadan odaklanmanın önemini vurguluyor. Aynı zamanda farklı ayarların yazma sürecini nasıl etkilediğini de vurguluyor; bazıları ortam sesleri veya enerjileriyle ilham verirken diğerleri maksimum konsantrasyon için sessizlik talep ediyor. Kişisel çalışma alışkanlıklarını tanımak üretkenliği ve konforu artırabilir, yaratıcılığımızı en iyi şekilde geliştirecek alanları bulmamızı hepimize hatırlatabilir.